Sinan Yağmur kaleminden, KAPI YAYINLARI yayınlanmakta olan Hüzün Yanığı adlı kitabı özel indirimli fiyat ile satınalabilirsiniz. Lees meer
SİNAN YAĞMUR’DAN İSTANBUL’UN ARKA SOKAKLARINDAN KAPADOKYA’DA PERİBACALARINA UZANAN LABİRENTTE GEÇEN BİR AŞK HİKÂYESİ
Islak harflerle konuş benimle sevdiğim
Ben sende en çok hüznü sevdim
Uzaklığı ayrılığın mesafesi bilirdim, meğerse ucu kapanmayan uzaklıklar yakınlıktan doğarmış. Aşk uzaklıktır, ölüm ise yakınlık. Aşk ile ölüm arasındaki perdenin adıdır hüzün. Ve her aşığın hüzünden geçen hazin bir hikâyesi vardır.
Kirletilen bir aşkı ancak hüzün temizler. Sürekli sorgu ve hesaplaşmaya dönen bir evliliği hüzün yanığı teselli eder.
Aşk. Ayrılık. Yalnızlık. Yoksulluk. Ölüm. Hüzün yangınlarının beş mevsiminden günümüz insanlarının yalnızlığına bir yürek esintisi Hüzün Yanığı.
Tasavvufi aşkı konu ettiği romanlarıyla milyonlarca okura ulaşan Sinan Yağmur, bugünde yaşanan bir aşk hikâyesiyle İstanbul’un arka sokaklarında, Kapadokya’da peribacaları labirentlerinin arasında dolaştırıyor okuyucusunu. Her zamanki gibi pergelin bir ayağını aşkın merkezine diğer ayağını ayrılığın hüzün ateşine dokundurarak, âşık olmakla sevmenin eş anlamlı olmadığını gösteriyor.
SİNAN YAĞMUR’DAN İSTANBUL’UN ARKA SOKAKLARINDAN KAPADOKYA’DA PERİBACALARINA UZANAN LABİRENTTE GEÇEN BİR AŞK HİKÂYESİ
Islak harflerle konuş benimle sevdiğim
Ben sende en çok hüznü sevdim
Uzaklığı ayrılığın mesafesi bilirdim, meğerse ucu kapanmayan uzaklıklar yakınlıktan doğarmış. Aşk uzaklıktır, ölüm ise yakınlık. Aşk ile ölüm arasındaki perdenin adıdır hüzün. Ve her aşığın hüzünden geçen hazin bir hikâyesi vardır.
Kirletilen bir aşkı ancak hüzün temizler. Sürekli sorgu ve hesaplaşmaya dönen bir evliliği hüzün yanığı teselli eder.
Aşk. Ayrılık. Yalnızlık. Yoksulluk. Ölüm. Hüzün yangınlarının beş mevsiminden günümüz insanlarının yalnızlığına bir yürek esintisi Hüzün Yanığı.
Tasavvufi aşkı konu ettiği romanlarıyla milyonlarca okura ulaşan Sinan Yağmur, bugünde yaşanan bir aşk hikâyesiyle İstanbul’un arka sokaklarında, Kapadokya’da peribacaları labirentlerinin arasında dolaştırıyor okuyucusunu. Her zamanki gibi pergelin bir ayağını aşkın merkezine diğer ayağını ayrılığın hüzün ateşine dokundurarak, âşık olmakla sevmenin eş anlamlı olmadığını gösteriyor.