Sadık Koç kaleminden, ŞULE YAYINLARI yayınlanmakta olan Hikaye Anlatmıyorum adlı kitabı özel indirimli fiyat ile satınalabilirsiniz. Lees meer
İftar vakti salardı beni mahalleye, hadi uyandır milleti diye. Sobada ekmek olurdu, yetişkin sabrıyla hep onun kazandığı, benimse hep küplere binip sonunda ağladığım “Pişti, pişmedi” oyunu oynardık. Dünya da bir oyun yeri değil mi? Oyalanıyor bir süre, er geç göçüyor gelen. Genç yaşta, kemik erimesinden öldü Zarife yengem. Hepimizin gözü önünde kar gibi eridi gitti günden güne. Sonu bahara değil, kışa çıkan bir erimeydi bu. Amcam için eridi yengem, benim için eridi; ama en çok üç, beş ve altı yaşlarındaki Emine, Yusuf ve İhsan isimli çocukları için eriyerek göçtü bu dünyadan.
Gerçeğin soğuk bir yüzü var. Gerçekle hakikat arasında da bir ayrım var. Yaşananları düz bir gerçeklik düzleminde anlatmıyor, onları hak olanın ölçüsünce gösteriyor. Neredeyse hepsi, “Yaşanmayan yazılmaz,” diyebileceğimiz öyküler bunlar. Yaşananların sadece kurgu zeminine oturtularak kayıt edilmesi değil yapılmak istenen, yok olup gitmemesi, hak olanı hatırlatması da istenmiş. Çocukluktan öğrenciliğe, öğretmenlikten köy yaşantısına pek çok an; hak, helal, faiz, mülkiyet, millet, vatan, anne gibi kavramlarla; öğrenci evinden, öğretmenler odasına, köyden belediye binasına hikâyeleşip kendisini sorgulaması için tekrar çıkıyor okurun karşısına. Gerçek ve hakikat pek çok yüzüyle Hikâye Anlatmıyorum’da.
İftar vakti salardı beni mahalleye, hadi uyandır milleti diye. Sobada ekmek olurdu, yetişkin sabrıyla hep onun kazandığı, benimse hep küplere binip sonunda ağladığım “Pişti, pişmedi” oyunu oynardık. Dünya da bir oyun yeri değil mi? Oyalanıyor bir süre, er geç göçüyor gelen. Genç yaşta, kemik erimesinden öldü Zarife yengem. Hepimizin gözü önünde kar gibi eridi gitti günden güne. Sonu bahara değil, kışa çıkan bir erimeydi bu. Amcam için eridi yengem, benim için eridi; ama en çok üç, beş ve altı yaşlarındaki Emine, Yusuf ve İhsan isimli çocukları için eriyerek göçtü bu dünyadan.
Gerçeğin soğuk bir yüzü var. Gerçekle hakikat arasında da bir ayrım var. Yaşananları düz bir gerçeklik düzleminde anlatmıyor, onları hak olanın ölçüsünce gösteriyor. Neredeyse hepsi, “Yaşanmayan yazılmaz,” diyebileceğimiz öyküler bunlar. Yaşananların sadece kurgu zeminine oturtularak kayıt edilmesi değil yapılmak istenen, yok olup gitmemesi, hak olanı hatırlatması da istenmiş. Çocukluktan öğrenciliğe, öğretmenlikten köy yaşantısına pek çok an; hak, helal, faiz, mülkiyet, millet, vatan, anne gibi kavramlarla; öğrenci evinden, öğretmenler odasına, köyden belediye binasına hikâyeleşip kendisini sorgulaması için tekrar çıkıyor okurun karşısına. Gerçek ve hakikat pek çok yüzüyle Hikâye Anlatmıyorum’da.
Dit product is beschikbaar in de volgende varianten:
Heb je een vraag over dit product?
Onze medewerker helpt je graag om het juiste product te vinden.