Vecdi Çıracıoğlu kaleminden, EVEREST YAYINLARI yayınlanmakta olan Gemileri Sayan Kedi adlı kitabı özel indirimli fiyat ile satınalabilirsiniz. Lees meer
"(...) Caddeler, yollar kalabalık, insanlar cıvıl cıvıldı. Herkes bir şeylerin peşinde koşturuyor, onca işkence görmüş bizlerden bihaberdi. Bir araba galerisinin önünde durduk. Bir polisle arkadaş indi, içeri girdi. Galerinin sahibi genç bir delikanlıyla, hepimizin tanıdığı Yılmaz Güney yanımıza çıkageldi. Şaşırmıştık. Ne olduğunu sorarken, yüzüne yerleşik o meşhur tebessümü moral kaynağı oldu. Kapının kenarında olduğum için en yakın bendim. Halimizi sordu. Anlattım. Başını öne eğdi, oynadığı filmlerdeki gibi. Başka bir şey sormadı. Sonra yüzünü kaldırıp gözlerimin içine bakarak, 'Sen ne iş yapıyorsun?' diye sordu. Akademi'de öğrenci olduğumu, okuduğum sanat dalını söyledim. 'Sen önce sanatçı, sonra devrimci ol!' dedi. Bir şey söylemedim. Ne demek istediğini anlamamıştım. Önümüzde devrim vardı! Nereden çıkmıştı şimdi sanat! Başka konuşmadı, eline cebine attı. İki tane beş yüz lira verdi. Avukatımızın olup olmadığını sordu. Biz, 'Var!' dedik. Yalan söylemiştik. Bu yalanın ardında siyasi görüşümüzü küçük düşürmemek kaygısından başka bir şey yatmıyordu. Hareket ettiğimizde galeride çalışan arkadaş, onun, bazı günler izinli olarak İmralı'dan salındığını söyledi. (...)"
"(...) Caddeler, yollar kalabalık, insanlar cıvıl cıvıldı. Herkes bir şeylerin peşinde koşturuyor, onca işkence görmüş bizlerden bihaberdi. Bir araba galerisinin önünde durduk. Bir polisle arkadaş indi, içeri girdi. Galerinin sahibi genç bir delikanlıyla, hepimizin tanıdığı Yılmaz Güney yanımıza çıkageldi. Şaşırmıştık. Ne olduğunu sorarken, yüzüne yerleşik o meşhur tebessümü moral kaynağı oldu. Kapının kenarında olduğum için en yakın bendim. Halimizi sordu. Anlattım. Başını öne eğdi, oynadığı filmlerdeki gibi. Başka bir şey sormadı. Sonra yüzünü kaldırıp gözlerimin içine bakarak, 'Sen ne iş yapıyorsun?' diye sordu. Akademi'de öğrenci olduğumu, okuduğum sanat dalını söyledim. 'Sen önce sanatçı, sonra devrimci ol!' dedi. Bir şey söylemedim. Ne demek istediğini anlamamıştım. Önümüzde devrim vardı! Nereden çıkmıştı şimdi sanat! Başka konuşmadı, eline cebine attı. İki tane beş yüz lira verdi. Avukatımızın olup olmadığını sordu. Biz, 'Var!' dedik. Yalan söylemiştik. Bu yalanın ardında siyasi görüşümüzü küçük düşürmemek kaygısından başka bir şey yatmıyordu. Hareket ettiğimizde galeride çalışan arkadaş, onun, bazı günler izinli olarak İmralı'dan salındığını söyledi. (...)"
Dit product is beschikbaar in de volgende varianten:
Heb je een vraag over dit product?
Onze medewerker helpt je graag om het juiste product te vinden.